Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter, söz milletindir’ diyerek milletin gönlüne girmiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştı” diyerek önümüzdeki seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağına işaret etti. Bu sözler dikkatlerin 14 Mayıs tarihine çevrilmesine yol açtı ister istemez.
14 Mayıs neden bir dönüm noktası sayılacak kadar önemliydi?
14 Mayıs 1950’de yapılan ve çeyrek asırlık Tek Parti iktidarını bitiren ilk hür ve adlî güvenceli seçimde yüzde 54 oyla iktidara gelmişti Demokrat Parti. İşin ilginç yanı, DP’den milletvekili seçilen ünlü romancı Halide Edip Adıvar 14 Mayıs gününün “Demokrasi Bayramı” ilan edilmesi için TBMM’ye önerge verenler arasındaydı. “Cumhuriyet 14 Mayıs 1950 tarihinde başlamıştır” sözü de kadın romancımıza ait.
14 Mayıs bir devrin battığı tarihtir ve demokrasi tarihimiz açısından ne kadar üzerinde durulsa azdır. Nitekim genel seçimlerin ardından yapılan yerel seçimleri de alnının akıyla kazanan Başbakan Menderes “Türk milleti CHP’yi 14 Mayıs’ta iktidardan tasfiye etmişti, 3 Eylül’de (yerel seçimde) de muhalefetten tasfiye etti” diyerek taşı gediğine koymuştu. Nitekim CHP o gün bu gündür tek başına iktidar olamadığı gibi, darbecilikten fırsat bulup da eli yüzü düzgün bir muhalefet yapamadı.
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Tek Parti devrinin o karanlık günlerini anlatırken “Tanrıya şükürler olsun ki, 14 Mayıs 1950’de Türk milletinin vermiş olduğu şanlı bir kararla, meş’um (uğursuz) Tek Parti zihniyeti yıkılmış ve Türkçülüğün ufku yeniden aydınlanmıştır” diyecekti.
Öte yandan; Türkçü ideologlardan Atsız “14 Mayıs Cumhuriyetin kurulduğu gündür” diye üzerine basa basa yazacak ve sözlerine şu zehir zemberek cümlelerle devam edecekti:
“Cumhuriyet çağının birinci ve sonuncu meclisleri milletin isteği ile namuslu seçimlerle seçilmiş kanuni meclisleridir. Diğerleri ise seçimle değil, diktatörlerin tâyini ile ahbap kayırmak, geçim sağlamak, köle yetiştirmek için kurulmuş gayrimeşru meclislerdi.”
Bu aradaMilliyet gazetesinin eski sahibi Ali Naci Karacan 1950 seçimlerinde DP’nin en ateşli destekçilerindendi. 14 Mayıs zaferi sonrasındaki yazıları Tek Partili CHP iktidarına karşı birer manifesto gibidir. İşte Karacan’ın 14 Mayıs 1950’nin ikinci yıldönümünde yazdığı ibretlik satırlar:
“14 Mayıs demek Türk milletinin bütün tarihinde ilk defa olarak doğrudan doğruya millî hakimiyetine gerçekten sahip olmağa başladığı gün demektir. Onun içindir ki, 14 Mayıs’ın milletimiz için ehemmiyeti, Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs’tan, Kurtuluş Savaşının zaferle neticelendiği günün tarihi olan 9 Eylül’den, Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye edilerek yeni Türkiye devletinin siyasî ve hukukî temellerinin atılma tarihi olan 24 Temmuz’dan [Lozan Antlaşması’ndan], nihayet Cumhuriyetin ilân tarihi olan 29 Ekim’den, şimdi hâtırımıza gelen ve gelmeyen ve her biri milletimizin hayatında ayrı ayrı merhaleler vücuda getiren vakıaların hepsinden daha mühimdir. ”
O günleri yaşayanlar açısından 1950 yılının 14 Mayıs’ı siyasî tarihimizde böylesine hayatî bir dönüm noktasıydı işte. O gün köhnemiş çeyrek asırlık bir dikta düzenini bitiren derin bir viraj almıştı ülke ve millet.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
O virajı alabildiğimiz içindir ki bugün buradayız.
O virajı alabildiğimiz içindir ki ezan-ı Muhammedî semalarımızda tayeran edebiliyor.
Hatta o viraj sayesindedir ki Ayasofya müze olmaktan kurtulup tekrar cami yapılabildi.
14 Mayıs 1950 Pazar günü millî irade şahlanmış, darbelere rağmen yıkılmadan yoluna devam etmiş ve bugünlere vasıl olmuştur.
14 Mayıs 2023 Pazar günü işte o 73 yıllık bir mücadelenin yeni bir safhası olacaktır.
Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun.