“Bir çağın vicdanı olmak isterdim; bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin. İdrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim; kelimeden, sevgiden bir köprü… Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum… En büyük tehlike, uzun zamandır müptela olduğumuz yobazlık. Bize düşen, dertlerimizi ömür boyu gönüllerinde taşıyan insanlara sevgiyle eğilmek ve “hödük” idrakimize hata gibi gelen kusurları cımbızla ayıklamaya kalkışmamak. Türk insanı irfandan önce sevgiye ve anlayışa muhtaçtır.” Cemil Meriç
“Bu Ülke,” “Umrandan Uygarlığa”, “Bir Dünyanın Eşiğinde”, “Jurnal” gibi sıra dışı eserleri dilimize kazandıran düşünce hayatımıza yön veren isimlerinden Cemil Meriç sadece geçmişte olup bitenleri anlamak için değil, bugünü anlamak için de yeniden okunmayı ve anlaşılmayı hak ediyor.
Günümüz tarih araştırmacılarından Mustafa Armağan, Cemil Meriç’in renkli dünyasına davet ediyor okuru. Bu okyanusa açılmadan önce alınacak “yüzme dersleri” de diyebiliriz yaptığına. Armağan, bir yandan onun düşüncelerini, birikimini, yöntemini ortaya çıkarırken, öbür yandan kişisel olarak tanıdığı Cemil Meriç’ten hareketle ilk tanışmalarını, Hatay’da Cemil Meriç’i ortaya çıkaran farklı arka planı, onu farklı kılan sebeplerin üzerine gidiyor.