Dilimize cevrilen ilk roman?
Ilk once rahmetli Cemil Meric dikkatimi cekmisti konuya, “Telemak bir roman degil, bir ahlak kitabi, daha dogrusu bir siyasetnamedir.” sozleriyle. Sonra meseleyi desince arkasi geldi ve edebiyat tarihlerimize “roman”, hatta “kaliteli roman” diye gecen ve zamanla kliselesen bir yarginin tesrihi sonunda bir kitabin bir baska dildeki ilginc serguzesti cikti ortaya.
Bilindigi gibi 1859’da Yusuf Kamil Pasa tarafindan tercume edilen; ama 1862’de basilan Fénelon’un Les Aventures de Télémaque’i (1699) Turkceye Bati’dan tercume edilen ilk roman olarak kabul edilir. Zaman zaman Meric gibi eserin aslinda romanla alakasi olmayan bir siyaset kitabi oldugu ve hikayenin burada basli basina bir sanat gayesi gudulmeden hocasi oldugu veliahta tahta gectiginde tebasina nasil davranmasi gerektigini bildiren bir eser oldugu soylenmesine ragmen bu galat klise varligini bugune kadar surdurmustur. Oysa eser, kahramanlarinin her bolumde baska bir ulkeye giderek o ulkenin yonetimi ve halki hakkinda bilgi verdikleri bir siyasetname, hatta Meric’in deyisiyle ‘Humayunname’dir. Isin garibi, gerek bizzat yazar, gerek Turkce tercumeye takriz yazan Kamil Efendi, gerekse o devirde kitap hakkinda yazan Sinasi ve A. Midhat Efendi gibi edebiyatcilarimiz eserin bir roman olmayip bir hikmet (felsefe) kitabi oldugunu soylemis olmalarina ragmen sozunu ettigimiz kanaat edebiyat kitaplarina, hatta ders kitaplarina kadar girmeyi basarmistir. Nitekim,
Sureta nakl-i hikayet gorunur
Lakin erbabina hikmet gorunur
misralari yaninda Sinasi, eserin “surette efsane-i aski nakl gibi” ise de “ma’nada… tedbir-i mulk kava’id-i kulliyesini samil bir kanun-i hikemiyye” oldugunu belirtmek suretiyle siyaset felsefesini ilgilendiren muhtevasini one cikarir. Burada gerci roman turunun henuz mesru gorulmedigi bir toplumda eserin ciddiyetini vurgulama gayreti de gorulmuyor degildir; ancak Telemak’in gercekten de “roman” denilebilecek bir kurgu ve teknige sahip olmadigi ve kendisinden sonraki romanlara herhangi bir ciddi tesiri olmadigi konusunda otoriteler muttefiktir. Zaten eserin edebiyat tarihlerinden cok siyaset felsefesi kitaplarina dercedilmesinden de bellidir bu.
Telemak’in yalniz bir roman olup olmadigi degil, tercumesinin gercekten Y. Kamil Pasa’ya ait olup olmadigi da tartisilmistir. Mithat Cemal Kuntay’a inanmak gerekirse asil mutercim Giritli Huseyin Haki Efendi’dir. Haki Efendi’nin Turkceye cevirdigi metni, Yusuf Kamil Pasa Osmanlicaya tercume etmistir (!) Kuntay’a gore.
Karacelebizade Aziz Efendi’nin Nehcu’l-Belaga’sindan aldigi secileri kethudasi Haki Efendi’nin tercumesine bosaltmistir Y. Kamil Pasa.
Kitap hakkindaki bir diger kliselesmis onyargi ise eserin Yunan mitolojisini Osmanli topraklarina getirdigi, Yunanlilarin fuhsiyatini edebiyatimiza tasidigi ve bunun edeb ile herhangi bir alakasinin olmadigi gorusudur. Zamaninda cesitli cevrelerce “bize Yunan mitolojisinin bir tarafini acmis” oldugu belirtilen eserin asil derdi Yunan medeniyetini bir ornek olarak tasvip etmek degil, tam tersine Black Athena adli kitabinda Martin Bernal’in israrla vurguladigi gibi 17. yuzyil sonlarinda Avrupa’da parlayan Misir hayranliginin ortaya konulmasiydi. Bernal, modern caglarda Yunan ve Misir medeniyetlerinin Avrupa kulturu icerisindeki diyalektigini cozumledigi kitabinda bu durumu soyle dile getirmektedir:
“Ilk kez 1699’da yayimlanan Télémaque, kahramani olan Ulysses oglu Telemakhus adli Yunan prensini anlatmaktadir; ama Misirlilarin maddi zenginligi, buyuk bilgeligi, felsefe ve adaleti hakkinda goruslerle doludur. Misirlilarin bu ozellikleri Yunanlilarin… icinde bulunduklari asagi durum ile ozel olarak karsilastirilmaktadir.”
Boylece Fénelon’un eserinin zannedildiginin tersine bir Dogu ve Afrika medeniyeti olan Misir’i yucelten, ornek gosteren ve ulasilmasi gereken zirve olarak tanimlayan bir siyasi metin oldugu ortaya cikmaktadir ki, aslinda Dogulu zevkleriyle one cikan bir Tanzimat pasasinin bu eseri tercihinin bir sebebi de anlasilmis olmaktadir. Eserin cevrilmesinin bir diger sebebi ise “roman” olusundan dolayi degil, ornek denilecek kadar duzgun bir Fransizca ile kaleme alinmis olmasindan ileri gelir. Cevrilmeden once gerek askeri okullarda, gerekse Pera’daki azinlik okullarinda Fransizca kompozisyon derslerinde yardimci ders kitabi olarak kullanilan eser, aydin zumrenin yabancisi degildir.
Siyaset felsefesi tarihinde Eflatuncu fikirlerin diriltilmesi cabalari icinde degerlendirilen Télémaque, yazari Fénelon’un arzusu disinda yayinlanmis ve basina is acmistir. Eser, XIV. Louis yonetiminin bir elestirisi olarak degerlendirilmis, bunun uzerine bir papaz-teolog olan yazarinin gozden dusmesine sebep olmus, Fénelon da omrunun son yillarini surgunde gecirmek zorunda kalmistir.
Telemak’in ‘Serguzesti’nin bir baska dildeki macerasi ozetle boyle.