• Home
  • Genel
  • Hilmi Özkök’e teşekkürlerle: Atatürk askerlikten nasıl ayrılmıştı?

Hilmi Özkök’e teşekkürlerle: Atatürk askerlikten nasıl ayrılmıştı?

Emekli Org. Hilmi Özkök, Fikret Bila’ya verdiği uzun mülakatta yakın tarihimizdeki asker-sivil ilişkilerine de değinerek şu çarpıcı tespitte bulunmuş: Görevim süresinde beni en çok üzen, kendilerini Atatürkçü diye niteleyen, bir kesim takiyeci Atatürkçülerin, gerçek Atatürkçülüğe ihanet edercesine hükümetle kamuoyu önünde kavga eden bir genelkurmay başkanı istemeleri, kavga etmiyorum diye benimle kavga etmeleridir.

İttihat ve Terakki’nin neye mal olduğunu bilen birçok lider üniformasından güç alırken, Anadolu’ya geçip siyasete atılınca üniformasını hemen çıkaran Atatürk iki binli yıllarda böyle bir Türkiye mi isterdi? Böyle kavgalı bir ortam kimlere yarardı? Bu kavga halka neye mal olurdu? (Milliyet, 5 Ekim 2007)

Bu pasajın ruhuna esasen katılmakla birlikte onun “birçok lider üniformasından güç alırken, Anadolu’ya geçip siyasete atılınca üniformasını hemen çıkaran Atatürk” kısmına itirazım var. Hilmi Özkök burada, aynı dönemde yaşamış birçok liderin (elbette askerî liderleri kastediyor) üniformasının gücüne sığınmasına mukabil, Atatürk’ün böyle yapmadığını ve Anadolu’ya geçer geçmez üniformasını çıkardığını söylüyor. Yani Atatürk Samsun’a çıktıktan sonra artık sivil bir lider olmuştur demeye getiriyor.
Gerçekten de Atatürk’ün 1919 Temmuz’undan 1921 Temmuz’unda TBMM tarafından Başkumandanlık yetkisiyle donatılışına kadar sivil bir lider konumunda bulunduğu genellikle gözlerden kaçan bir ayrıntıdır. Bir çok sözde sivile inat, Atatürk’ün sivil tarafını vurgulayan bu Emekli Orgenerale teşekkür etmemiz gerekiyor.

Ancak itirazımda yine de ısrarlı olacağım: Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya geçince ‘hemen’ üniformasını çıkarmış değildir. Hatta Erzurumluların sivil dayatmasıyla üniformasını çıkardığını unutmamak lazım. Bu karanlıkta kalmış hususu yerimiz elverdiği nispette açıklığa kavuşturmaya çalışalım.

Mustafa Kemal askerlikten istifa etti mi?

İnkılap tarihi kitaplarında İstanbul hükümetinin, gerçek niyetini öğrenince Mustafa Kemal Paşa’yı önce geriye çağırdığı, bunun üzerine Paşa’nın yaver kordonunu ve üniformasını çıkarıp atarak sine-i millete döndüğü anlatılır. Acaba bu bilgi ne kadar gerçeklere dayanmaktadır?

Bu resmi anlatıda atlanan bir ayrıntı var ki, son derece önemli. İstanbul, Mustafa Kemal’i yalnız geri çağırmakla yetinmemiş, emirlerine karşı geldiği için askerlikten de azletmişti. (Hatta pek bilinmez ama Vahdettin, hükümetin azil kararını ‘tecviz etmemiş’ ve bir iki aylık hava değişimi teklifini özel bir telgrafla Paşa’ya bildirmişti.) Böylece Mustafa Kemal Paşa askerlikten istifa etmekle aslında İstanbul’un kararını örtülü olarak kabul etmiş oluyordu. Bir başka deyişle, önce görevden alınmış, sonra istifa etmiştir. Birincisinin tarihi 8 Temmuz 1919’dur, ikincisininki 9 Temmuz 1919. Bu bir.

İkinci çarpıcı husus, Mustafa Kemal’in askerlikten istifa etmekle birlikte 23 Temmuz’da başlayan Erzurum Kongresi’ne kadar üniformasını ‘hemen çıkarmamış’ olmasıdır. Daha önce Erzurum ve Trabzonlu vatanseverlerce tarihi kararlaştırılmış bulunan Erzurum Kongresi’ne misafir olmuştu. Burada kendisinden kuşkulananlar, onu kongreye kabul etmek istememiş ve üniformasını üzerinde taşıdığı için ‘İstanbul’un adamı’ muamelesi görmüştü. Şark fatihi olarak şöhreti ufukları tutan Kâzım Karabekir ve Cevat Dursunoğlu’nun araya girip teminat vermesiyle Paşa kongreye kabul edilebilmiştir. (Dursunoğlu, Siirt’te Mervan Gül’ün Tayyip Erdoğan’a yaptığı jestle kongre üyeliğinden istifa ederek Mustafa Kemal için üyeliği boşaltan adamdır.)

Ve üç… Kongre günü M. Kemal salona omzunda apoleti, boynunda padişah yaveri kordonu ve üniformalı olarak gelince ‘Burası sivil bir platformdur. Üniformanızı çıkarmadan içeriye giremezsiniz’ uyarısıyla karşılaşmıştı. Bu sert uyarı üzerine Mustafa Kemal bir arkadaşından ödünç aldığı sivil elbiseyle kongreye katılabilmiş ve ilk olarak ulemadan Hacı Fevzi Efendi’nin yanına oturmuştur. Arkasından okunan dualarla kongre başlamıştı (Duanın sadece bir cümlesini verelim: “Allahım! Kongrede verilecek kararlarda bizi isabetli eyle.”)

‘Paşa, üniformanı çıkart, öyle gel!’

Silah arkadaşı Mustafa Kemal’le birlikte kongrenin yapılacağı salonun kapısına kadar gelen ve oradan ayrılarak görevinin başına dönen Kazım Karabekir Paşa, “İstiklal Harbimizin Esasları” adlı hatıralarında aynı olayı kendi açısından şöyle nakleder:
“Samimane ikazlara rağmen Mustafa Kemal Paşa hazretleri mirliva üniforması ve yaver-i hazret-i şehriyari kordonunu çıkarmamışlardı. Kongreye dahi bu kıyafetle girmişler. Ve kürsüye çıkarak nutuk irad etmek istemişler. Bu manzara kongre heyet-i umumiyesi üzerinde pek fena bir tesir yapmış. Ve Gümüşhane murahhası [delegesi] Zeki Bey kendilerine şu ihtarda bulunmuştur:
– Paşa. Evvela üniforma ve kordonunu sırtından çıkar, ondan sonra kürsüye gel! Ta ki milli kuvvet askerî tahakküm şekline girmesin.
Paşa bu ihtarla üniforma ve kordonunu çıkarıyor ve ondan sonra kongre saflarına kabul ve riyasete intihap olunuyor.”

Yukarıdaki sözlerin sahibi Kadirbeyoğlu Zeki Bey ise nihayet yayınlanan hatıralarında olayı kendi ağzından anlatmış, yine orada hazır bulunan Rauf Orbay ise hatıralarında onu doğrulamıştır. Hatta Rauf Bey’in bu sırada arkadan Zeki Bey’in kolunu çimdiklediğini ve ‘Ne yapıyorsun?’ dediğini bile biliyoruz.

Ancak bu sert sözlere Mustafa Kemal’in tepkisi beklenenden yumuşak olmuş ve Zeki Bey’e herkesin önünde hak vermiştir. Onun, ‘Milli mücadeleye böyle kararlılıkla sahip çıkanlar bulundukça bu milletin sırtı yere gelmez’ anlamına gelecek ilginç bir açıklama yaptığını Zeki Bey’in hatıralarından öğreniyoruz. Zeki Bey’in “milli kuvvet askerî tahakküm şekline girmesin” sözleri üzerinde düşünmemize vesile olduğu için Sayın Özkök’e tekrar teşekkürler.

14 Ekim 2007, Pazar

One Comment

Bir yanıt yazın