İktidara gelirlerse Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel uçağını satıp yurt içi ve dışı gezilere tarifeli uçaklarla gidip geleceklerini diline dolayan müzmin muhalefetin, özellikle CHP’nin tarihinde nice özel/makam araçları vardı ki, 1950 seçimlerine giderken bu minvaldeki iddiaları tam da CHP’ye karşı Demokrat Parti’nin dile getirdiğini söylemek boynumuzun borcu olsun. Nitekim 14 Mayıs seçimlerinde –Atsız’ın deyişiyle- Türkiye’de hakiki manada Cumhuriyet kurulduğunda İnönü ve şürekasının makam aracı saltanatı ciddi manada sorgulanmıştı.
Nitekim Akşam gazetesinin 11 Temmuz 1950 tarihli nüshasında Şevket Rado şu bilgileri fısıldıyordu tarihin kulağına:
“(Yeni seçilen) Celal Bayar, tasarruflu bir yaşayışa ve ucuz bir devlete önayak olmak üzere bermutat tahsis edilen otomobillerden bir kısmı ile Savarona yatını, Beyaz Treni, Dolmabahçe sarayını kullanmamak arzusundadır.”
Dolmabahçe Sarayı’nın halka açılması ve Savarona yatının halkın hizmetine sunulması uğrunda bir şeyler yapılması gündeme gelmiştir gerçi ama uygulamaya geçilememiştir. Ancak kamuoyunda Milli Şef’in Beyaz Treni üzerinde bir hassasiyet yoğunlaşması olmuş, hazır bayram da yaklaşıyorken Ankara’dan İstanbul’a gelecek yolcuların izdihamını önlemek için yolcu taşıma maksadıyla kullanılmasına karar verilmiştir. (Yazarın görüşü ise seyyar bir hastane haline getirilip memleketin muhtelif yerlerine sağlık hizmeti götürülmesi hizmetinde istifade edilmesi yönündedir.)
Görüldüğü üzere Beyaz Tren 1950 seçimleri öncesi ve sonrasında adı, Tek Parti devri diktatörü İsmet Paşa ve “devr-i sâbık”ın, yani İnönü iktidarının halka tepeden bakan tavrının sembolü haline gelmiştir. Halk açlık ve sefalet içerisinde kıvranırken İnönü’nün ailesini ve yakınlarını da yanına alarak devletin 7-8 vagonluk özel treniyle seyahatlere çıkması halk nezdinde kendisiyle alay ediliyor izlenimi uyandırmıştı besbelli.
Dillere düşen Beyaz Tren
İsmet Özel’in “Celladıma gülümserken” adlı şiirinin bir mısraında “Milli Şefini treni niçin beyaz?” sorusunu okuyanlar ve sebebini düşünenler çıkabilir aramızdan. Gerçekten de vagonlarının üst kısmı beyaza boyandığı için beyazdı tren.
1935 yılında Cumhurbaşkanı K. Atatürk için Almanya’ya sipariş edilmiş ve sadece iki yıl kadar yurt gezilerinde istifade edilmişti (son kez Mersin’e kadar gittiği 1937 Kasımında kullanılacaktı). Vefatını müteakip nâşını İzmit’ten Ankara’ya götürmek de Beyaz Trene nasip olacaktı.
İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra selefinin bütün mirasına konmuştu. Dolmabahçe Sarayı’nı evi gibi kullanmış, hatta kendisi gitmediği zaman oğlu Ömer’e defalarca koca sarayı açtırarak ve milletin parasıyla dahi kömür bulamadığı ve mangal karşısında titreştiği kış günlerinde kaloriferleri gürül gürül yaktırarak arkadaşlarıyla gününü gün etmesine müsaade buyurmuştu.
Öte yandan 1938 Temmuzunda bugünün parasıyla milyonlarca dolara satın alınan ve sadece bir ay kullanılan (düşünün, dünyanın en fakir ülkelerinden birine dünyanın en pahalı ve lüks yatı satılmıştı) Savarona yatını da yurt gezilerinde müsrifçe kullanmaktan imtina etmeyen İnönü’nün, bindiği bu muhteşem yatın motorlarının günde 10 bin liraya çalıştığı umrunda bile değildi. (ABD’li bir milyarder, Savaron’yı kızı içi hususi olarak yaptırmış ama masraflarından o bile yaka silkmiş ve yüksek vergilerini ödeyemediği için mecburen satışa çıkarmış, Alman tersanelerinde borcu gün geçtikçe kabarırken Hitler ona el koymaya niyetlenmiş, lakin biz talip olunca vazgeçmişti. Hikâyesini merak edenler Satılık İmparatorluk adlı kitabıma bakabilir.)
20 Temmuz 1935 tarihli Vakit gazetesi Beyaz Tren’in gelişini şöyle yazmış:
“Cumhurbaşkanı ve maiyeti için Almanya’da yaptırılan dokuz vagondan mürekkep tren Haydarpaşa’ya getirilmiştir. Atatürk’ün memleketimizde yapacakları gezilerde uzun müddet trende kalmaları ihtimali inşaatta göz önünde tutulduğundan ihtiyacı karşılayacak her türlü tertibat mevcut bulunmaktadır.”
Beyaz Tren o tarihlerde dünya üzerinde görülebilecek lüks ve son sistem yeniliklere uygun olarak tasarlanmıştı. Biri yemekli, öteki yataklı iki vagon, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Başyaverlik için bir salon vagon, yolculuğa katılmak üzere davet edilen hükümet ileri gelenleri için iki yataklı vagon, bir yemekli vagon, personel için iki adet ikinci mevki vagon ve bir furgondan oluşuyormuş. İlk beş vagon 21 metre, diğerleri 19 metre uzunluğunda dört dingilli vagonlarmış. Her vagon Görlitz sistem ağır bojiler üzerine oturtulmuş, Ürdinger tipi tamponları, el ve hava frenleriyle donatımlıymış.
Vagonun havalandırılması Wendler hava emme cihazı ile yapılıyormuş. Vagon trenin sofaj tesisatına bağlı ise de ayrıca bir sıcak su kazanı ile de ısıtılabilecek şekilde tertibatlıymış. Elektrik donanımı iki akümülatör ve dinamolarla sağlanıyormuş. Pencerelerin önünde arkaları sinek ve benzeri böceklerin içeri girmesini önleyici bir gazla örtülü sinekliklerin bulunduğu zarif tahta jaluzileri varmış. (http://kentvedemiryolu.com/ataturkun-trenleri/)
Beyaz Tren asıl tarihe “Adana Mülakatı” olarak geçen İnönü-Churchill görüşmesiyle nakşolunacaktır. 30 Ocak 1943’te Yenice İstasyonuna çekilen Beyaz Tren’de İngiltere Başbakanı Churchill ve Cumhurbaşkanı İnönü arasında yapılan gizli görüşmede Churchill, İtalya’ya karşı savaşa girmemizde ısrar etmiş ama ordumuzun silah ve teçhizat bakımından yetersiz olması sebebiyle tarafsız kalmayı tercih etmiştik.
Demokrat Parti döneminde sık sık tartışılan Beyaz Tren satın alındıktan 29 yıl sonra, 1964 yılında emekli edilerek Ankara Gar Kompleksi içinde yer alan “Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi”ne kaldırılmıştır.
Kutu
Türkçü Nihal Atsız Beyaz Treni nasıl anlatıyor?
“Kimsenin hoşuna gitmeyen, göze batan nesnelerden biri meşhur Beyaz Tren’di. Millet iyice doymazken, bu yüzden memlekette verem almış yürümüşken bu gösterişli ve masraflı trenle sık sık seyahat etmenin sırası mı idi? Hele milletin menfuru olan (nefret ettiği) ve haklarında söylenen menkıbeler ayyuka çıkan yanşakları (zevzek, boşboğaz manasında) yanına almanın mânâsı var mıydı?”
Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz, Ötüken: 2018, s. 94.