Sosyal medyada takipçi nasıl faka bastırılır?
İşte böyle
Bir Osmanlıca gazeteden ne olduğu belirsiz bir haberin başlığı göz boyamak için konulur
Nasıl olsa millet ‘cahil’,
Osmanlıca yazılı herşeyi ‘belge’ zannediyor ya,
Yuttur yutturabildiğin kadar
İşte bu tuzaklardan biri
2/ Bu tam bir madrabazlık şaheseri
Ağa Camii satışı diye bir şey yok
Sultan Vahdettin’in cami satması diye bir şey hiç yok
Zaten İleri gazetesindeki haberde padişahın P’si dahi geçmiyor
Utanmadan “Sultan Vahdettin apartman yapılmak üzere cami sattı” yalanını söyleyebiliyorlar
İddia edilen Ağa Camii meselesi 11 Temmuz 1920 tarihli “İleri” gazetesindeki bu haberle başlıyor.
Osmanlıca bilmeyenler için haberi sabrınızı rica ederek aşağıya aynen alıyorum:
“Cami satılır mı?
Ağa Camii etrafındaki dolaplar
Bundan bir ay evvel destres olduğumuz ciddi bir habere müsteniden Beyoğlundaki Ağa Camii hariminin gizliden gizliye satılmak istenildiğini yazmış ve böyle bir çirkin harekete meydan verilmemek üzere Evkafın nazarı dikkatini celb eylemiştik. Neşriyatımızın Evkafça nazar-ı dikkate alındığını öğrendik. Aldığımız habere göre buranın mütevellisi Mütevelliler Cemiyetinden bir zatın iğfalatına alet olarak Ağa Camii harimine dahil olan bir mahallin alttan alta satılması için bazı ecnebilerle müzakerata girişmiş ve pazarlık başlamak üzere, yani işin en tatlı kısmında gazetemizin neşriyatı bu pişmiş aşa soğuk su katmış, neticede Evkaf Nezareti gözünü açarak işi mahkemeye vermiştir. Bu babda cereyan eden muhakeme henüz hitama ermemişse de, yakın vakitte bir netice-i katiyyeye rabt olunacaktır.”
İleri gazetesi, 11 Temmuz 1338/1920.
Azıcık beyni olan biri bu haberin neresinde Sultan Vahdettin’in Ağa Camii’ni sattığını söyleyebilir?
İması bile yok,
olamaz da
Hatta cami satma diye bir hadise de yok
Arsasından bir parça üzerinde dedikodular çıkmış, gazete haber yapmış, Vakıflar (Evkaf) da mahkemeye vermiş
Hepsi bu kadar.
Bitmedi
Bu ecdadıma iftira atmayı meslek haline getiren yalancıların mumunu söndürmeye kararlıyım
Bakın bize kaynak olarak sundukları “İleri” gazetesinin 15 Temmuz 1922 tarihlisine gidiyorum ve balonu patlatacak o iğne haberi buluyorum
Kendi silahlarıyla vuruluyorlar yani
Bakın bize güya delil olarak sundukları gazete haberini, cami arsasından bir parçayı gizlice satmaya çalıştığı söylenen mütevelli heyeti üyesinin avukatı nasıl çürütmüş.
Cevabı çok uzun olduğu için bir kısmını ama aynen alıyorum, meraklılar ekteki aslından okuyabilirler:
Sadeleştirilmiş hali:
Bir Açıklama
Gazetemizin 11 Temmuz 338 tarihli nüshasında “Cami satılır mı? başlıklı habere cevaptır:
1- Gelirlerinin yetersizliğinden dolayı evkaf hazinesine binlerce lira borcu bulunan ve İstanbul’da yabancıların en çok dikkatine takılan bir mevkide yardıma muhtaç ve merhamet edilecek bir halde olan Ağa Caminin gelirlerinin artırılması ve borçlarından kurtarılması ve hademesinin halinin iyileştirilmesi mecburiyetiyle cami bitişiğinde boş ve kullanılmayan arsa üzerin vakfa aid (okunamadı) inşası için evkaf kadılarına vuku bulan müracaatımız şer’i dairesinde incelenerek gerekli muamele ifa kılınmakla beraber bu konuda işlerin takibi için Veziriazam Pir Mehmed Paşa vakfı mütevellisi Nurullah ve hayır sahiplerinden Haydar Rıfat Beyler tarafından vekil tayin edilmişlerdir. Ağa Camii şerifine dair olan teşebbüs bundan ibaret olup DEĞİL AĞA CAMİİNİN, BU CAMİYE AİT BİR KARIŞ YERİN BİLE SATILMASI ŞİMDİYE KADAR SÖZKONUSU OLMAMIŞTIR VE OLMAYACAKTIR.”
Avukatın tokat gibi cevabı budur ama bitmemiştir sözleri…
Açıklama devam ediyor:
“Kamuoyunun bilmesi gerekir ki EVKAFf NEZARETİNCE SATILMAK İSTENİLEN CAMİ MÜTEVELLİSİ OLDUĞUM AĞA CAMİİ DEĞİLDİR.
Zaten hiçbir mütevelli Evkaf Nezaretinin bu hareketine özenerek ecdadına aid bir mabedin topraklarını başkasına satma cüretini gösteremez
Sonuç
1)Padişahın adı bile geçmiyor, sokuşturuyorlar
2)Cami satılmıyor, mütevelli yalanlıyor ve delil gösterdikleri gazete bu tekzibi yayınlıyor, görmüyorlar
3)Ağa Camii vakfı caminin bitişiğindeki boş arsada bina yapıp gelir sağlamak için girişimde bulunmuş, mesele buymuş.
Bir insanın kendi ecdadına böyle nankörce ve hainane iftiralar atması için satılık veya kiralık bir beyne sahip olması veya MANKURTLAŞTIRILMASI GEREKİR
Türkiye’de de “aydın Mankurtlaşması” maalesef başarılmış durumda.
Attila İlhan öyle demişti:
“Türk aydını TÜRK değildir.”